Şubat 28, 2015

Yaşar Kemal Vefat Etti


Türk edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Yaşar Kemal vefat etti.

Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilen ilk Türk yazar olan Yaşar Kemal, solunum güçlüğü ve kalp ritim bozukluğu nedeniyle hastaneye kaldırılmıştı. İlk romanı olan İnce Memed yaklaşık 40 dile çevrilmiş. Edebiyatın yanı sıra siyasi görüşleriyle de bilinen yazar,

"Her ülke sosyalist modelini kendisi kurar. Sovyetlerin 70 yıldır yaşama geçmiş modelini kabul edemeyiz. Yüzde yüz bağımsızlıktır. Kişi bağımsızlığı, ülke bağımsızlığı, politik bağımsızlık, ekonomik bağımsızlık, özellikle de kültürel bağımsızlık... Sosyalizmin başka bir anlamı yok benim için. Bu çağa gelinceye kadar kültürler birbirlerini beslemişlerdir, yok etmemişlerdir. Oysa çağımızda, kültürler kültürleri yok etmek için, bilinçli olarak kullanılmışlardır, emperyalistler tarafından. Benim için dünya bin çiçekli bir kültür bahçesidir; bir çiçeğin bile yok olmasını, dünya için büyük bir kayıp sayarım."

diye bir laf da etmiş zamanında. Güle güle gitsin...

Şubat 21, 2015

Tacizin, tecavüzün sosyal çevresi yok!

Bundan ortalama 4 yıl önce beni taciz etmiş bir şahsın (erkek) bu gece bana Facebook üzerinden yazdığı özür mesajı:


Güya özür dilediği olaya gelecek olursak, ben kız ve kız arkadaşım o zamanlar uzun zamandır tanıdığım bu şahsın kız arkadaşının evine gitmiştik. Onun sevgilisi o zamanlar Amerika'daydı ama evi o akşam bulunduğumuz yere yakın olduğu için oraya gitmiştik.

Derken, benim sevgilim içerideki odaya geçip uyuyor. Ben de onun yanında uyumaya çalışıyorum. Yanımızdaki yatakta ise o zamanlar uzun zamandır arkadaşım olan başka bir erkek şahıs yatıyor. Oradan bitmek bilmez bir şekilde beni taciz ediyor. Yanına yatmaya çağırıyor iyi niyetliymişcesine. Bense sevgilim rahatsız olmasın diye anlamazlıktan gelip uyumaya çalıştığımı söylüyorum. Sonra kalkıp salona geçiyorum. Sonra bakıyorum olduğu yerde uyumuş. 

Salonda yukarıdaki mesajı atan kişi var. Onunla içeride bir şey olmamış gibi muhabbet ediyoruz. Tam beni taciz eden kişi uyusun, ben içeri geçince uyanmasın diye bekliyorum. Derken, tacizden kaçıp yanına gittiğim arkadaşım alenen kalkan penisini bana dayıyor. Ben ne yapacağını bilmez halde yine fark etmemiş gibi yapıp sevgilimin yanına uyumaya gidiyorum. Sabah da bir şey yokmuş gibi evden çıkıp gidiyorum.

Kısa bir süre bir şey olmamış gibi davranıyorum. Sonra bu şahıslar çok masummuş gibi muhabbeti sürdürünce sen bana böyle böyle yaptın, daha da görüşmek istemiyorum seninle diyorum. 

Zaman geçiyor, bu şahıs askere giderken pişmanlığını dile getirip görüşmek istediğini söylüyor. Görüşmeyeceğimi söylüyorum. Askerden dönünce buluşma isteği devam ediyor. Ta ki bir kaç hafta önce bir zamanlar çalıştığım bara girmek isteyip damsız (!) alınmadığında bana pişkin pişkin 'beni buraya almadılar, aldırsana içeri' mesajı atana kadar ve ben cevap vermeyene kadar ortada sorun yokmuş gibi davranması devam ediyor. 

Ve Özgecan öldürülüyor, ülke çalkalanıyor. Bu herifin benden özür dileyeceği tutuyor. Başkalarının aksine unutamama hastalığı olduğunu söylüyor. Saçma sapan bir tavırla özür diliyor üstelik. Vicdanını rahatlatıyor kendince. Muhtemelen orda burda eşitlikçi fikirler savuruyor. Kadınları öldüren canileri kötülüyor. Hatta kim bilir yürüyüşlere katılıyor. Sloganlar atıp kadınları destekliyor (!).

Bu olay bana kalırsa bugünlerde yaşadığımız her şeyi özetliyor. Belki yüzde yüzü değil ama erkeklerin büyük bir kısmının bu olaylar karşısındaki tutumun içtenliğini, ahkam kesişlerinin altında yatan durumu yansıtıyor. 

ITU'de okumuş, yüksek lisans yapmış, iyi maaşla çalışan, şahane sosyal çevresi olan bir insan bu. Demem o ki; olayları çevreyle, devletle, aileyle, azgınlıkla bir arada değerlendirenler bir otursun, düşünsün. Azıcık düşünmek bile yeter.

Şubat 18, 2015

Errrrkek adamlara bir sorum olacak

Kapitalizme, düzene, düzensizliğe karşı işçi sınıfının ağzında küfrü çiçek görenlere,

Eve istediği saatte gelip, evi istediği saatte terk eden babalarımıza,

Namusuna laf ettirmeyelim diye ilk aşklarımızı yaşamak için çok şeyi göze aldığımız aile erkeklerine,

Üç yaşındaki kız çocuklarına bardak taşıtıp büyüyüp gelin olunca kocasına nasıl hizmet edeceğini öğretenlere,

Erkek çocuklarının hovardalık, çapkınlık yapacağının gururunu yaşayan konu komşuya, uzak akrabaya,

"Gücünüz kıza mı yetiyor lan" diyerek sınıf arkadaşını korumaya (!) çalışan liseli gence,

Ama öyle demek istemeyenlere,

Biz de böyle alıştık, kurtulmak öyle kolay değil ama diyenlere,

Toplumumuz bunu kaldırmazcılara,

Erkeksen kadın sik, kadınsan kimseyi sevme diyenlere,

Ana satan ama koyanlara,

Bize değil dışarıya güvenmeyenlere,

O saatte orada ne işim olduğunu soranlara,

Kendisine verip vermeyeceğimin peşinde olanlara,

Vermeyeceksem zorla alanlara,

Yolda yürürken elleyenlere, laf atanlara,

Eve kadar takip edip beni nasıl sikmek istediğini anlatanlara,

Edepli oturup edepli konuşmamı söyleyenlere,

Dindarı dinsizi eleştirmeye doyamayanlara,

Maskülen kadını da kokoş kadını aşağılamak için bahane bulanlara,

Evlenmeden sevgilimizi anlatamadığımız babalara,

Sevişmeyi gizli kapaklı tut diyene,

Kavgaya sevgi gösterisinden çok saygı duyana,

Pedimizi bile göstermeden taşımamızı isteyenlere,

Saçımızı kestirince depresyonda/uzatınca kezban olduğumuz çıkarımında bulunan beyinlere,

Televizyon kumandasının egemenliğinden bile vazgeçemeyen babalara, erkek kardeşlere,

Korumak için (!) sevgilisinin, karısının, arkadaşının etek giymesine izin vermeyenlere,

Kadına şiddet göstermemek için kendi anasını, bacısını hatırlamak zorunda hissedenlere,

Başörtülüyü gizemli, mini etekliyi yollu gören adamlara,

Kadınların sokakta sigara içmesini ayıplayanlara,

Ördekten köpeğe her türlü hayvan üzerinde kendine hak görenlere,

Kadınlara çiçek diyen dallamalara,

Masumlaştırmaya, cinselliğimizden uzaklaştırmaya doyamayanlara,

Erkeğe zevk, keyif ve rahatlık sunmak dışında bir şey yapmamızı istemeyenlere,

Otobüste ihtiyaç sahibi olmayan kadına yer verene,

Kadın kadına aşklara fantezi gözüyle bakan nasıl seviştiğini sormayı kendinde hak görenlere,

Daha ilkokulda erkeklere etek açma şakası (!), kızlara en kapalı nasıl oturulur diye öğretenlere,

Nezaketinden (!) kadına bayan diyenlere,

Belki verirsin diye işe alan patronlara,

Kadınsın diye az maaşa layık gören patronlara,

Erkeklik coşkusuna kapılıp derste ağzına geleni konuşanlara,

Yanında kadın var diye nezaketinden ama koymayanlara,

Kadınlara atadığı özellikleri aynı zamanda hakaret olarak kullananlara,

Parayla seks yaptığı için orospuyu toplumdan atan, öldüren, taciz/tecavüz edenlere,

Karı dırdırı diye espri (!) yapan, kadın şöforü yolda rahat bırakmayanlara,

Kapitalizme ana avrat (!) girenlere,

Sikini mutfağa, temizliğe yakıştıramayanlara

birkaç sorum olacak: şimdi mi aklınıza geldi kadınların özgürlüğü? Bugünü mü beklediniz sorgulamak için? Yaptığınız onca şeyi ne çabuk unuttunuz da kadınlara destek (!) olmak için kadınların yanında yürüyüşlere geliyorsunuz? Bugüne kadar tedirgin ettiğiniz, sözünü kestiğiniz kadınların özgürlüğünü düşünmeniz için değişen nasıl bir şey oldu?  Her gün ölen kadınları görmezden geldiğiniz gibi şimdi neden susup size vermeyen o kaşar kızı taciz etmeye devam etmiyorsunuz?

Ha, çok pişmansanız (!), utanıyorum diyorsanız bir derin nefes alın. Önce bir şuurunuz yerine gelsin. Galeyane gelmeyin hemen bir millliyetçi adamla aynı kefeye konmamak, AKP'ye bok atmak, ne kadar modern ve açık görüşlü olduğunuzu sergilemek için. Gidin önce bir okuyun, sorun, öğrenin nedir feminizm. Şimdiye dek "çok sert bu feministler de" dediğiniz kadınlar kadar (!) kızmadan o katile, gidin bi kendinizi sorgulayın. Nasıl bir payınız var bu işte fark edin.

Şubat 10, 2015

Bir Pedro Almodóvar şahanesi: Konuş Onunla

Sevgili okuyanlar, aşağıda gördüğünüz bir şiir değil. Kim bilir hangi tarihte Pedro Almodóvar'ın Konuş Onunla (Talk To Her) filmini izlerken aldığım notlar. Tekrar izleyip notları yerine yerleştireceğim. Yine de bu hali hoşuma gitti. Sizin de gider belki?

Acı çeken beyaz giysili kadınlar,
Özgürleşiyor ve
Siyah giyinmiş adamı korkutuyor.

Vücutlarını seven kadınlar
Alıştığımız cinsiyet rollerine aykırı yaşayan kadınlar

Yılan kadını rahatsız ediyor ve korkutuyor. 
(Fallik sembol)
Kadın yılanı bir sopayla öldürüyor.
(Başka bir fallik sembol)
Sonra da bir poşete koyuyor.
(poşet vajina için kullanılmış bir metafor)

Şubat 03, 2015

ölü bir beden

Uzanıyor yerde boylu boyunca
boyu 185 falan
hava ne soğuk ne sıcak
üstüne örttükleri gazetenin kenarları pırpır ediyor
uçup gitmiyorlar, adam gibi hareketsiz
adamın saçları gibi uçuşuyorlar oldukları yerde