Nisan 19, 2015

Üç Renk: Mavi - Krzysztof Kieślowski

Krzysztof Kieślowski'nin yönettiği Mavi filmi, Fransa bayrağının taşıdığı renklerden yola çıkılarak ortaya çıkan üçlemenin ilk filmi. Üçlemede, Fransız Devrimi'nden sonra ortaya çıkan özgürlük, eşitlik ve kardeşlik fikirlerini anlatılıyor. Diğer filmler Beyaz ve Kırmızı.

Mavi'de işlenen özgürlük kitlesel, siyasi bir özgürlükten öte insanın kendi içinde hissettiği türden bir özgürlük. Duygusal olarak özgürleşmeye çalışan Julie'yi Juliette Binoche oynuyor. Paris'te geçen film, kocası ve çocuğu aniden bir trafik kazasında ölen Julie'nin yaşadıklarını anlatıyor. Ailesi bir anda yok olan kadın, kendini geçmişinden soyutlamaya ve tamamen izole bir hayat yaşamaya çalışıyor.

Müziğin sıkça kullanıldığı filmde, Julie ne kadar istese de insanlarla ilişkisini bitiremiyor. Uyumu ve birlikteliği simgeleyen müzik gibi insanlarla birlikte anlam kazanıyor hayatı. Film boyunca aniden duyuyoruz müziği, sonra aniden susuyor. Julie'nin hayatındaki ani değişimler gibi aniden çıkıyor müzik de karşımıza.

Gökyüzü ve denizin de mavi olduğunu düşünürsek, sonsuzluk ve özgürlük hissi veren bu renk film için biçilmiş kaftan. Adının ötesinde, renk olarak da sık sık karşımıza çıkıyor mavi. Mavi objeler, mavi ışık, mavi yansımalar Julie'nin hayatından eksik olmuyor.

Mavinin dinginliği içinde geçen değişimler silsilesi, özünde değişemeyen kadının hayatını kaplıyor. Zaman değişiyor, soyadı değişiyor, adresi değişiyor. Fakat yeni taşındığı evin yakınlarında gittiği kafe de içtiği kahve "her zamankinden". İnsanlarla kurduğu bağdan kurtulamıyor Julie, yaşadığı toplumun bir parçası olmanın önüne geçemiyor.

Bu yeni eve taşındığında bir anlık dışarı çıkmışken rüzgardan kapanır kapı ve Julie dışarıda kalır. Çünkü bu onun her zamanki hayatı değil. Evinin dışında kalıyor. Yaşamaya çalıştığı onun hayatı değil. Yeni hayatı onu kapı dışarı ediyor.

Nisan 18, 2015

Maya Angelou - Phenomenal Woman

Önemli olan nasıl göründüğün değil, kendini nasıl gösterdiğin. Maya, kendini olduğu gibi göstererek güzelleşiyor. 'Phenomenal' kadın derken erkeklerin arzusuna hitap eden kadın olmayı değil, kadınlığa övgü yağdırıyor. Genellikle belli bir noktaya odaklanan erkek bakış açısına karşı çıkıyor. 

Şiirinde kadının bütünlüğü fikrine katlanamayan erkeklere baştan sona sergilediği kadınlıkla meydan okuyor. Erkek hegemonyasının talep ettiği sabitliğe Maya'nın devinmeden duramayan bedeni karşı çıkıyor sözünü ettiği her bir özelliğiyle. Kusursuzluğu baştan tanımlıyor. Onun tanımına göre kusursuzluk, kendin olmaktan geçiyor...

Kendi sesinden dinlemek isteyenlere "Phenomenal Woman":