Kitabın detaylı tasvirlerle başlamış olması dikkatten kaçarsa herhalde kitap hakkında çok şey kaçırmış sayılırız. kitap gözün anlattıklarıyla başlıyor; gelişme bölümünde gözler susuyor; sonuçta da gözlerin coşkusu ve yapılan metaforların ve ironilerin sersemliğini atıyor üzerimize.
Anlatıcı dışarıdan bakan üçüncü göz. Karakterlerin bildiğinden çok fazlasını bilmiyor. Yalnızca herkesin hislerini ve bildiklerini toplayıp bize anlattığından çok şey biliyormuş gibi hissettiriyor. Dili duyduğu bir olayı anlatıyormuş gibi. Gözümüzde büyüttüğümüz şeylerin değerlerinden ödün vermeyerek onların aslında ne kadar basit olduğunu hissettiriyor; fakat egomuz ve insanlık zayıflığımız olduğundan şüphelendiğim bir nedenle bu şeylerin varlığına şükrederken buluyoruz kendimizi. Yani kitap kafa karıştırmak için biçilmiş kaftan.
Anlatılanlar için bir yanımız olacak iş değil derken diğer yanımız ama zaten durum böyle demekten alamıyor kendini. İste bu da Saramago'nun metafor kullanım yeteneği olsa gerek! Dediği ile demek istediğinin insanı aptala çeviren iç içeliği!
Gözümüzde büyüttüklerimizi öyle olduğu gibi anlatıyor ki zihnimize akıl almaz oyunlar oynuyor; bilinçaltımızla bilinç üstümüzü çatıştırıyor. "Hay allah!" deyip kafamızı kaşıyarak çaktırmadan okumaya devam ediyoruz. Gururumuzla oynuyor ve bizi geleneklerin sınırları içinde sıkıştırıyor. Her şey ortada. Biz ve -miş gibi yapmalarımız. Hep buradayız.
_____________________________________
1998 Nobel Edebiyat ödüllü José Saramago romanı 1995'te yazmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder