Gittim, geldim. Sustum, konuştum. Ne yaptımsa olmadı. İçimdeki heyecan mı taşamadı yoksa ben miydim onu çok gerileten daha da içime doğru bilmiyorum. Ama olması gereken yerde değildi heyecan. Çok aradım ama aradıkça daha mı uzaklaştırdım. Oysa hava da çok güneşliydi ve her yer cıvıl cıvıldı. Aradığım şeyi bulmak için en ideal gündü bile diyebilirim. Yine de bulamadım işte. Saatler ilerledi. Umudumu kaybetmeye başladım. Hava soğudu. Güneş battı, karanlık çöktü. Göz gözü görmez olunca kalın bir şeyler giyip çıktım tekrar dışarı. İçimi de ısıtacak bir şeyler aldım içmek için. Oturdum. Karşımda binlerce ışık, belki milyon tane, bilemiyorum. Ben baktıkça utanıp göz kırpıştırdılar. Elleri ayakları birbirine dolaştı. Kendilerini koyacak bir yer düşündüler, bulamadılar. Işıklar bir kaç saat önceki gibi saçlarıma, gözlerime girmediler. Bu kez çok uzaktaydılar fakat bana tepkiliydiler. Böyle olunca daha çok sevdim onları.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder