Kadın
kalabalık sokağın ortasında durmuş telefonunu kurcalıyor, gelip geçenlerin
çarptığı çantası bir bacağına bir beline vuruyordu. Bıkkın bir ifadeyle
telefonunu montunun cebine koydu. Kalabalık arasında yürümeye başladı. İnsanlara
çarpa çarpa birkaç yüz metre ilerledi. Rastgele bir ara sokağa döndü ve
rüzgardan dağılmış saçlarını kulaklarının ardına atmaya çalışarak bir esnaf
lokantasına girdi. Yan
yana dizilmiş yemekler arasından bir şeyler seçti. Tek başına büyükçe bir
masaya oturdu. Masayı ortaladı. Tam ortaya koydu tepsisini. Eşyalarını iki
yanına yerleştirdi. Pek aç değildi aslında ama telefonda haberleştiği ve
gecikeceğini öğrendiği arkadaşını beklerken bir şeyler atıştırmaya karar
vermişti sokağın kalabalığından kaçmak için. Teker
teker baktı lokantadaki herkesin yüzüne. Dikkatle inceledi herkesi. Sanki
birini arıyordu ve yüzündeki minicik bir detaydan tanıyacaktı aradığı kişiyi. Benim
yüzüme de baktı. Göz göze geldiğimiz anda kaçırdım gözlerimi. İstemiyordum onu
izlediğimi fark etmesini ama kesssin fark etmişti! Hay Allah! Bakışları
yanımdaki masaya kayınca dayanamayıp izlemeye devam ettim. İnsanları
dikizlerken bir yandan da yavaş yavaş yemeğini yiyordu. Garson yanaştı
masasına. Bir şeyler sordu. Kadın cevap verdi. Ne konuştuklarını duyamadım ama
ikisi de ayrık dişlerini göstererek gülüştüler. Çok
geçmeden telefonu çalan kadın eşyalarını toplayıp çıktı lokantadan. Aniden boş
kalan masasına bakakaldım. Daha yarım saat vaktim vardı bu esnaf lokantasında
oyalanarak geçirmeyi planladığım. Yemeğimi kaşıklamaya devam ederken gözüm
kapıdan yeni giren müşteriye takıldı. 70’lerinde,
şaşırılacak kadar güleç bir adamdı. Çalışanlara teker teker selam verdi.
Gülümsedikçe minicik kalmış dişlerinden ve çıkık elmacık kemiklerinden gözünü
alamıyordu insan. Adam,
lokanta boyunca ilerledi. Sırtında kendine birkaç beden büyük gelen deri bir
mont vardı. Ayaklarında kendine biraz büyük gelen kunduraları, elinde tepsisi
bu geniş esnaf lokantasında ilerledi. Tepsisinde bir kase çorbası, bir sürü
ekmeği ve yüzünde gülüşüyle televizyonu görebileceği şekilde kadın kalkınca boşalan masaya oturdu. Dişsiz
sayılabilecek minik ağzıyla çorbaya bandığı ekmeği yemeye koyulurken benim
telefonum çaldı. Arkadaşım tahmin ettiğinden erken geldiğini haber verdi. Ben
de toparlanıp kalktım hemen oturduğum yerden ve tıklım tıkış sokakta ilerlemeye
çalışan belki binlerce insanın arasına attım kendimi.
2 yorum:
Sonra senin kalktığın masaya genç bir adam oturdu ve etrafı izlemeye başladı...
vay be kim napıyodur şimdi o amca
Yorum Gönder