Temmuz 21, 2011

Bi günlükvari yazı da benden olsun o halde


Bugün -yine- uyuyakalıp işe vaktinde gidemedim. Şaşırtıcı bir şekilde, bir sürü iş yaptığım halde vaktinde de her şeyimi bitirdim. Fulltime çalışmaya mı alıştım yoksa hiç geç çıkasım olmadığından çok mu aceleyle yaptım her şeyi bilmiyorum.

İş çıkış saati geldi nihayet ve attım kendimi sokağa. Güneş saate rağmen tepedeydi, terledim. Terlemeyi sevdim. İnsanlar cıvıl cıvıl ordan oraya koşturuyorlardı. Daldım aralarına. Kendimi unutup, bilmediğim sokaklara daldım. Nereye çıkacağımı, bir saat sonra nerede olacağımı düşünmeden yürüdüm. Tıpkı hayatımı yaşamamı istediğim gibi yürüdüm bir süre. Hangi yöne gideceğimi düşünmeden, yol ayrımlarını görene kadar hiçbir karar vermeden yürüdüm. Yol üzerinde bir marketten çikolota aldım; sıcaktan oraya buraya kendini atıvermiş köpeklerin, ordan oraya koşturan kedilerin arasından geçtim;bazen hızlı bazen yavaş yürüdüm. Bütün gökyüzü, bütün sokaklar benimdi -en az diğer insanların, kedilerin, köpeklerin olduğu kadar.

Hiç yorum yok: