Uzaklardan geçen bir uçak gibi gelir bazen sevinçler. Işıkları yanıp söndükçe senin de içindeki çocuk çok sevdiği dut ağacına çıkar korkusuzca. Dallarından sarkar hep yaptığı gibi –eskiden. Dutları hızla atar ağzına. Bazılarının üstünden o kötü tadı veren böcek geçmiştir. Neye benzediğini hiç bilmediği o böceğin tadını bozduğu dutlar gelince ağzına yüzünü ekşitir. Tükürmez ama ağzından kötü tatlı dutu. Onu da öyle sever. Onu yutarken yeni dutlar koparıp atar ağzına.
Fakat ağaçtan bağımsız sevmediği o diğer böcek ağacı ondan daha çok sahiplenmişse, arası açılır çocuğun ağaçla. Zamanla ağaca çıkarken tedirgin olmaya başlar. Eskisi gibi dallarını kucaklayamaz ağacın. Çocuğun suçu mudur bu? Hiç değil. Sevmiyorsa sevmez işte. Ağaç değildir aslında sevmediği. Belki biraz zoruna gitmiştir o ağacı böyle severken ağacın o sevilmeyen böceğe kucak açması. Ağacın bu hali bir yandan daha da sevdirir çocuğa ağacı ama uzaktan bir aşka dönüşür artık aralarındaki.
2 yorum:
Kozalarından çift cinsiyetli kelebekler olarak çıkacak güzel tırtılların arsız öpücükleridir o kötü tat veren dutlar. Lezzet kötü değildir de belki, ağacın dutları senden başkasıyla paylaşmasıdır ağızda kalan acı tat. Belki memnundur ağaç, bir dutuyla çift cinsiyetli kelebekleri, bir dutuyla dünyalar güzeli bir kuşu beslemekten.
bence herkesin onu sevdiğini biliyor. o yüzden keyfi yerinde. o güzel kelebeklerin öpücüğü olduğunu hissetmiştir belki çocuk. o yüzden sevmiştir onun o dutları da. olabilir.
Yorum Gönder